TAG Heuer yenilikçi yapısı, otomobil dünyasını yakından takip eden modelleri, spor saatleri ile dünyanın önde gelen lüks saat markalarından biridir. 20 bin doların üstünde fiyatlara sahip saatlerin gizemli TAG Heuer dünyasında daha önce pek bilmediğiniz bazı bilgiler var. İşte 10 maddede TAG Heuer hakkında fazla bilinmeyen bilgiler…
1. Spor Kökenleri
Heuer Watch Company, 1860 yılında Edouard Heuer tarafından kuruldu. İlk saat atölyesi İsviçre Jura bölgesindeki St-Imier’de bulunuyordu. Şirket kısa sürede kaliteli işçilik ve hassas yapısı olan saatleriyle büyük bir üne kavuştu. 1880’lerden kalma bir dizi teknik şirketin geliştirdiği yeniliklerle birleşince, zamanı ölçmeyi gerektiren spor etkinlikleri alanında Heuer’in uzmanlaşmasına yol açtı. 1920’lerde Heuer saatleri Antwerp, Paris ve Amsterdam Olimpiyatlarında kullanıldı. 1933’te marka, yarış arabaları için ilk gösterge tablolu kronometresi olan Autavia’yı başlattı. Sporda hassas zaman ölçümü özellikle otomobil yarışları için günümüzde de büyük bir önem arz ediyor.
1985 yılında Heuer, TAG Group (Holdings) S.A. tarafından satın alındı. TAG, Techniques d’Avant Garde’nin bir kısaltmasıdır. TAG Group, bugün bildiğimiz TAG Heuer şirketini yaratmak için TAG ve Heuer markalarını birleştirdi.
2. Kronografı Basitleştirme
İyi mühendisliğin pazarlama kaygısına yenik düştüğü dönemlerde saat tasarımcıları kendilerini güvene almak ve daha kolay tamir imkanı olması adına saat mekanizmalarını daha az parça ile oluşturmaya çalıştılar. 1887’de Edouard Heuer, kronografı basitleştiren salınımlı pinyonu geliştirdi ve patentledi. Bu gelişme günümüzde hala büyük saat üreticileri tarafından kullanılmaktadır.
Pinyon, kronograf ya da kronometrenin mekanizmasında dişli sistemini birleştirerek daha basit hale getiriyor. Böylece üretim, montaj, ayarlama ve servisin içinde bulunduğu karmaşık bir sistemin yerini güvenilir ve mükemmel sonuç veren basit bir sistem almıştı. Bu gelişme sayesinde mekanik kronograflar artık daha düşük bir maliyetle üretilerek insanların bunlara daha kolay erişimine imkan sağlanmış oldu.
3. Hızlıdan Daha Hızlı Bir Sisteme Geçiş
Charles-Auguste Heuer’in orijinal Mikrograph’ı projesini başlattığı 1916’da bir diğer büyük teknik başarı olan saniyenin 1 / 100’ünü ölçebilen ilk mekanik kronometre üretildi. Bunu gerçekleştirmek için mekanizma hızı o dönem “hızlı” olarak kabul edilen 36.000 vph kronografa göre on kat daha hızlı şekilde tam 360,000 vph hızında çalıştı. Orijinal mikrograf, sporda zaman kontrolü içinde devrim yarattı ve 1920 Olimpiyatları için resmi kronometre olarak hizmet etti.
4. Uzaydaki İlk İsviçre Saati
Uzaya giden mekanik saatler hakkında konuşuyor olsak eminiz ki TAG Heuer’i aklınıza getirmezsiniz. Fakat Heuer uzaydaki ilk İsviçre saatiydi.
1961 Mayıs ayında Başkan John F. Kennedy, aya gitmeyi ve güvenli bir şekilde dünyaya geri dönmeyi Amerika’nın bir amacı olduğunu ilan ettiğinde çoğu insan bunun gerçekleştirmesi zor bir hedef olduğunu biliyordu. Bu amaca yönelik ilk adım, bir insanı yörüngede tutmaktı. 20 Şubat 1962’de bu misyonu gerçekleştirmek adına fırlatılan “Dostluk 7” gemisi, John H. Glenn yönetiminde yörüngeye yerleşti. Glenn, uzay elbisesinin üstünde bileğine bir Heuer 2915A kronometreyi takarak bu saatin uzaydaki ilk İsviçre saati olmasını sağladı. Saat bugün Washington, D.C’deki Ulusal Hava ve Uzay Müzesi’nde tutuluyor.
5. Carrera
TAG Heuer’ın en ikonik modelleri otomobil yarışı ile ilişkilidir ve en ünlüsü hepimizin bildiği Carrera modelidir. Jack Heuer, şirketin kontrolünü amcasından aldıktan kısa süre sonra yarış otomobili sürücüleri için bir saat yaratmak istedi. Mükemmel okunaklı ve bir yarış sırasında sürücülerin yaşadığı titreşimlere dayanacak kadar sert olması gerekiyordu. Sonuçta ortaya kült statüsünü elde eden bir saat çıkmış oldu. Adını 1950-1954 yılları arasında Meksika’da gerçekleştirilen Carrera Panamericana yarışından almıştır.
6. Kronograf Yarışı
Otomatik saatler piyasaya çıktığında yarı otomatik saatlere göre oldukça hızlı kabul göreceği ve büyük satış başarısı getireceği biliniyordu. Bu yüzden firmalar büyük bir yarışa girdi. Rakiplerden biri Seiko, diğeri Zenith, üçüncüsü ise Heuer, Breitling ve Buren’in ortaklığıydı. Bu güçlü işbirliği bir saat geliştirdi ve Mart 1969’daki Basel gösteri şovunda bunu ilan etmeyi planladı. O zaman, seri üretim kapasitesini göstermek için yeterli çalışma prototiplerine sahip olacaklardı. Ancak, Ocak 1969’da Zenith, El Primero’yu duyurdu. Heuer ve ortakları Mart ayında Basel’de yaptıkları duyuruları için programlarını yaptı. Planlandığı gibi iddialarını yüzlerce saati sunup seri üretim kapasitelerini sergileyerek desteklediler. Gösteride, Zenith’in yalnızca birkaç prototipi vardı. Heuer bu sayede Calibre 11’i seri üretime geçebilen ilk otomatik kronograf, kendisini de bu saatin geliştiricisi olarak tarihe yazdırmış oldu.
7. Yarışlara Geri Dönüş
Bazı saatler otomobil yarışıyla yakından ilişkilidir, belki de Heuer Monaco diğerlerine göre daha yakındır. Steve McQueen, 1971’de Le Mans filminde taktığı saati ünlü yaptı. Michael Delaney rolünü oynamak için McQueen, yarış pilotu olan arkadaşın Jo Siffert’ten tavsiyeler aldı. Filmde McQueen, “Chronograph Heuer” logosunu taşıyan Siffert’in sürüş takımını giydi. Rol için saatini seçme zamanı geldiğinde McQueen, Heuer Monako’yu takmaktaydı. Bugün Monaco 1133 modeli, koleksiyoncuların listesinde “McQueen Monaco” takma adıyla yer alıyor.
8. Jack Geri Geliyor
1962’de şirketin yönetimine geçen Jack Heuer, 1985 yılında TAG Group tarafından devralıncaya kadar şirketin başındaydı ve daha sonra elektronik endüstrisine katılmak üzere ayrıldı. Carrera’nın geliştirilmesinde ve Calibre 11 geliştirme programı sayesinde büyük başarılar elde eden Jack Heuer, Steve McQueen Monaco’yu Le Mans filmi için taktığında da oradaydı. 1971-1979 yılları arasında Heuer’e başkanlık ederken Heuer markası, Formula 1 yarışlarının resmi zamanlayıcısı olarak görev yaptı. 2001 yılında Jack Heuer, onursal başkan olarak ailenin adını taşıyan şirkete geri döndü ve dönüşünden sonra TAG Heuer yeniden zirvelere ulaştı.
Jack Heuer, 81. doğum gününden bir önceki gün 18 Kasım 2013’te TAG Heuer’dan emekli oldu. Bu tarihi neden seçtiği sorulduğunda ise kendisine 80 yaşını geçtikten sonra çalışmayacağına söz verdiğini söylemişti. Jack Heuer herkesin sevdiği bir beyefendi ve sektörde bir efsanedir.
9. Monaco V4
Monaco yeterince ünlüydü ancak, 2004 yılında TAG Heuer Baselworld’de Monaco V4 konsept saatinin lansmanıyla onu yeni bir seviyeye çıkardı. CEO Jean-Christophe Babin, V4 ile yaptığı açıklamasında Tag Heuer’ın yeni başarılara yükselmesi gerektiğini ve avante-garde mekanik saatler geliştirmesi gerektiği açıkladı.
V4’ün doğumu kolay değildi. Tasarımı mükemmelleştirmek birkaç yıl aldı, ancak mükemmel yaptılar ve ilk Monaco V4, Monako’da düzenlenen açık artırmasında satıldı. Bu satıştan sonra, birkaç sınırlı sayıda seri satıldı.
Monaco V4 geleneksel saatçilikten büyük bir kopuş oluşturuyordu. Her zamanki dişli tırnakları ve dişleri olan tekerleklerden ziyade, V4’ün hareketi kemer tahriklidir ve tasarım bir otomobil motorundan esinlenmiştir. Birçok kişi asla işe yaramayacağını düşünüyordu. Sorunları çözen TAG Heuer, markanın yeni geliştirilen özelliklerine bir kanıtıdır ve bunların çoğu Guy Sémon isimli bir mühendis sayesinde yapılmıştır.
10. Ultrafast
Bir saniyenin onda birini ölçebilen 36.000 vph’lik bir hareketin hızlı olduğu kabul edildi. Ardından Guy Sémon adlı bir mühendis-pilot-fizikçi TAG Heuer’e katıldı ve dünya değişti. V4’ün zorluklarını çözdükten sonra, TAG Heuer içindeki skunkworks, hızla ve art arda Mikrograph’ı (saniyenin 1 / 1’ini ölçen 360,000 vph), Mikrotimer’yi (saniyenin 1 / 1000’ünü ölçen 3,600,000 vph) ve Mikrogirder’ı (7,200,000 vph, saniyenin 1 / 2000’ini) ölçüyor. Ne kadar hızlı hareket ettiğine dair bir fikir edinmek için, Mikrogirder’in merkezi kronograf saniye kolunu çevirmede saniyede 20 kez döndüğünü düşünün bu hareket hızında kol görünmez olmaktadır.