Tarzınıza şık bir tamamlayıcı aksesuar olarak hizmet ederken, zamanın ruhunu pratik olarak hissetmenizi mümkün kılan saatlerin başkenti kabul edilen şehir: Cenevre. Saatçiliğin tarihine eşlik eden bu şehir, 16. yüzyıldan bu yana üstlendiği fonksiyonla saatçilik söz konusu olduğunda akla ilk gelen yer konumunda.
Bu şehir saatçilikle özdeşleşmeden önce, 1500’lü yılların ortasında bir dönüm noktası yaşanıyor. 16. Yüzyılda yaşayan Cenevreli düşünür, papaz John Calvin süs eşyalarının yasaklanması gerektiğini söyledi. Mücevher üreticilerinin yeni bir uğraşa yönelmesi sonucu şöyle bir devrim yaşandı: Saatin ortaya çıkışı.
Yeni Değer: Saat Üretiminin Yükselişi
16. yüzyılın Cenevresi’nde takı yapımının da yasaklanması sonucunda halk yeni bir zanaat arayışına girdi. Bu sırada Fransa’da ihtilale giden sürecin etkileri hissedilmeye başlanmıştı. Bu etkilerden ve kargaşadan uzaklaşmak isteyen bir kısım Fransız Protestan, Paris’ten Cenevre’ye göç etti. Bu kişiler zanaat becerilerini de yanında getirdi. Saatler bu dönemde duvarları süslüyordu ve zamanı takip etmek için saat kullanmak bir zorunluluktu ve bu süreçte dönemin mücevheratları yavaş yavaş cep ve kol saatlerine evrildi.
17. yüzyılın başına ulaşıldığında zanaatkarlar saat yapımında ustalaştı. Tüm zanaatkarların birleşerek Cenevre Saatçi Şirketleri Vakfı’nı kurması bir dönüm noktası oldu. Bu vakıf, saat ustası olmak isteyenlere kapılarını açtı. Bu dönemden itibaren meraklı çıraklar vakfa akın etmeye başlıyor. 1760 yılına gelindiğinde kentte yer alan saat ustası sayısı 600’e ulaşıyor.
Usta sayısının artmasına paralel olarak üretilen saat sayısı artmaya başlıyor. Üretimdeki nitelik ve niceliğin fazla olmasının etkisiyle kentten Dünya’ya ihraç edilen saat sayısı 30 yıl içinde 60 binin üzerine çıkıyor. Saatin tarihçesi ve gelişimi şekillenirken 18. yüzyılın sonlarında ise 2 olay endüstriyi etkiliyor: Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi.
Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi sonucunda farklı şehirler Cenevre’yle rakip olmak için adımlar atmaya başlıyor. Tarihi derinden etkileyen bu olaylar bir kısım Cenevreli saatçiyi mekanikleşme sürecine ortak ediyor. Saatçilerin bir bölümü ise geleneksel modellerle üretimi sürdürüyor.
Rekabetin Getirisi: Kaliteli Üretim ve Markalaşma
Sanayileşmenin getirdiği olanaklar sonucu diğer ülkelerle olan mücadelesini 19. yüzyılın başlarına değin sürdüren Cenevre’nin Avrupa dışında Amerika’da da rakipleri ortaya çıkıyor. Bu rekabetten kazançlı olarak çıkmak için yeni bir yol çiziliyor: Seri üretime geçmek. Cenevre merkez kabul edilerek, İsviçre’de de saat üretimi farklı şehirlere yayılmaya başlıyor.
İsviçre, demografik dağılımının ve coğrafi konumunun avantajıyla şehirlerini birer üretim merkezi haline getirerek rekabet ortamında ayakta kalmayı başarabiliyor. Dağların geniş yer tuttuğu bir konumda yer alan ülkede nüfusun kentlere yoğun olmayacak biçimde dağılmasının sonucunda farklı üretim merkezleri meydana getirmek kolaylaşıyor.
Saatlerin tarihçesi için dönüm noktalarından biri olan bu serileşme hareketi sonucunda farklı merkezlerde üretilen kaliteli saat parçaları, Cenevre’de toplanıp satılmaya başlanıyor. 1886 yılında Cenevre saatçilik mührünün yasal statü kazanması sonucunda saatçiler, mühür için saatlerini, saatçilik okulunda incelemeye gönderiyorlar. Böylece markalaşma için ilk adımlar atılıyor.
Modernleşmeye Uyum ve Sanatsal Üretimin Değeri
Cenevre’de saat üretiminde bir başka dönüş noktasını tüm Dünya’yı derinden sarsan 1. Dünya Savaşı oluşturuyor. 1. Dünya Savaşı sırasında askerlerin gereksinimleri doğrultusunda tercihlerde kol saati, cep saatinin bir adım önüne geçiyor. Cenevreli saatçiler, gelişmeye ayak uydurup 2. Dünya Savaş’ına kadar süreçte büyük fabrikalar kurarak gelişimi sürdürmeyi başarıyor.
2. Dünya Savaşı sonrasında Cenevre, zirve dönemlerinden birine ulaşıp üretim merkezinden küresel bir satış merkezine dönüşmeyi başarıyor. Böylelikle şehir için hala geçerli olan şu tanım ortaya çıkıyor: saatçiliğin başkenti. 20. yüzyılın ikinci yarısının başlarında hızla yükselen Cenevre saatçiliği, 70’lerde şu olayla sarsılıyor: kuvars saatin yapılış tarihi.
Japonya’da 1969 yılında piyasaya sürülen pille çalışabilir mekanizmayı ifade eden kuvars saat, klasik Cenevre saatçiliğini sarssa da satıcılar, krizin üstesinden gelmeyi başarıyor. Tarih ve geleneği temsil eden saatlerini pazarlamayı sürdürerek sanatsal üretiminin değerini sürdürmeyi başarıyorlar. 21. yüzyılda da kullanıcılara nitelik bakımından daha çok şey vaat eden modern akıllı saatler ortaya çıksa da Cenevre, lüks saatlerin başkenti unvanını taşımaya ediyor. Daima klasik şıklık vaat eden sanatsal modeller, tarihin ruhunu güçlü bir biçimde yansıtmaya devam ediyor.