TAG Heuer kadar iyi kronograf üretebilen saat markası çok azdır. Oldukça eski bir tarihe sahip TAG Heuer’in ilk kronografı 1882’de şirketin kataloğundaydı. O dönemden günümüze kadar teknik açıdan yenilikçi bir çok kronograf saat üretimi gerçekleşti. Bu yazımızda TAG Heuer’ın seçkin kronograf saatlerinden tarihe iz bırakan 7 tanesine değineceğiz.
1887: Oscillating Pinion
Heuer kurucusu Edouard Heuer’in hedefi, güvenilirliklerini veya hassasiyetlerini etkilemeksizin kronografları teknik olarak daha basit ve dikkate değer ölçüde daha ucuz hale getirmekti. 19. yüzyılda, yatay debriyaj standart bir kronograf özellikti, ancak Heuer, kronografı mekanizmaya bağlamanın daha basit bir yolunu arıyordu. 3 Mayıs 1887’de yaptığı çalışması ona “Oscillating Pinion” olarak da bilinen bir patenti kazanmasını sağladı. Beklenenin üzerinde bir başarı sağlayan bu sistem günümüzde kronografların temel unsuru oldu. Sistem bugün itibariyle ETA 7750 de dahil olmak üzere kronograf mekanizmalarında kullanılıyor.
916: Mikrograph
1914 yılında Charles-Auguste Heuer şirketinin bugüne kadar ki en iddialı projesini harekete geçirdi. Saatçilerinden diğerlerinden 10 kat daha detaylı ölçüme izin veren bir kronometre oluşturmalarını istedi. Tam işlevli prototipler üretmek için sadece birkaç ay yetmişti. Prototiplerle zamanı 1/100 saniyeye kadar ölçebiliyorlardı. Kronograf kolu alışılmadık derecede hızlı bir şekilde her 3 saniyede bir dönüyordu. Kadranın üst kısmında geçen her iki dakika için bir sayaç vardı. Hareket, antimanyetik bir kol çıkışı ve dengeleyici bir yayla donatılmıştı. Heuer, 2 Ekim 1916’da kronograf mekanizması için bir patent aldı. Mikrograf, 100 İsviçre Frangı veya 120 dolara satıldı. Broşüründe “Düşük fiyatına rağmen, ultra-kısa aralıklarla ölçülebilen en doğru ölçüm cihazıdır” açıklaması bulunuyordu.
1963: Carrera 12
Heuer kurucusu Edouard Heuer’in torunu olan Heuer CEO’su Jack Heuer, bu saatin ismini 1950-1954 yılları arasında Meksika’da düzenlenen 2.000 mil Carrera Panamericana araba yarışından sonra seçti. Markanın amiral gemisi koleksiyonu haline gelen ilk model oldu. Saatte en çok dikkat çeken unsur tasarım olarak ön plana çıkıyordu. Kadranın flanşı kadranın çevresinden 45 derecelik bir açıda yükseldi. O günlerde çoğu flanş boştu, ancak Heuer çevrilmiş saniye skalasını kadranından flanşa taşımaya karar verdi. Böylece, kadranın çapına yaklaşık 2 mm eklenebildi, bu sayede daha iyi bir okunabilirlik sağlandı. Heuer, alt göstergelerle oynayarak kadrana 3 boyutlu bir görünüm verdi. Ayrıca, bir telemetre veya takimetre gibi ek ölçekler kullandı. Böylece saatin saf ve düzenli bir görünüme sahip olmasını sağladı.
1969: Monaco
1969’da ilk kuvars mekanizmalar geliştirildi ve piyasaya çıkmaya başlamıştı. Ancak hiç kimse mekanik saatler için yaklaşmakta olan bir krizden endişe etmeye başlamadı. Geleneksel elle sarılmış kol saati kronograflarının satışı durgun bir periyoda girerek azalmaya başladı ve 1965 yılında Heuer, otomatik kronograf hareketi geliştirmek için Breitling, Büren ve Dubois Dépraz ile güçlerini birleştirdi. Kalibre 11 olarak anılan bu model 1969’da seri üretime geçti. Heuer, Calibre 11’in geliştirilmesine 500.000 İsviçre Frangı katkıda bulundu. Heuer, mekanizmayı alışılmadık bir tasarım olan kare ve su geçirmez paslanmaz çelik kasaya yerleştirdi. Bir araba yarışı fanı olan Jack Heuer, Monaco Grand Prix Formula 1 yarışından sonra TAG Heuer Monaco’yu izleyicilere adadı. Reklam için fazla para yoktu, bu nedenle şirket saati tanıtmak için daha düşük maliyetli yollar aradı. Heuer, tanıtım için ünlü İsviçre Formula 1 pilotu Jo Siffert’i seçti. (Siffert 1971’de bir yarış kazasında öldü.) Steve McQueen, 1971’de Le Mans filminde oynadığı sırada, Jo Siffert’ın orijinal tulumlarını Monako saat ile birlikte giydi. Bugün Monako koleksiyoncuların en önemli parçalarından biridir.
1977: Chronosplit Manhattan GMT
Dijital saat göstergeleri herkes için aynı değildir. Özellikle görme gücü zayıf olan insanlar, bazen küçük rakamlarını okumakta güçlük çekebilirler. 1977’de piyasaya çıkan Chronosplit Manhattan GMT, kullanıcılarına saati iki yönlü olarak sunuyor: analog ve dijital. Heuer, bu modeli “geleneksel bir elektronik saatten daha fazlasını isteyen müşterileri için bir saat” olarak nitelendirdi. Mekanizmalar, tamamen kadranın üst kısmına yerleştirilen sıvı kristal ekranından bağımsız olarak çalıştı. Çeşitli işlevleri ayarlamak için kullanılan düğmeler kasanın üst kenarında yer alıyordu. Kronometre çalışıyor olsa bile, kullanıcı 24 saatlik zamanı gösterecek şekilde ekranı değiştirebilir.
2011: Mikrotimer Flying 1000
TAG Heuer, ultra-hassas mekanik kronograflarda lider konumunu sağlamlaştırmak isteyen Baselworld 2011’de bir dizi konsept olan Mikrotimer Flying 1000’i tanıttı. Daha önce hiç bir mekanik saatin yapamayacağı şeyi yaptı: 1 / 1.000 ve 1/100 saniyelik Mikrograf ölçümü mekanik saatte sağlamıştı. Kronograf osilatörünün frekansı muhteşem bir şekilde 500 Hz idi. Merkeze monte edilen geçen saniye kadranı saniyede 10 kez hızlandırdı. Bu sayede geçen süreyi 1/1000 saniyeye kadar okunabilmesi sağlandı
2016: Carrera Heuer 02 Tourbillon Kronograf
Bu saatin mekanizması, TAG Heuer’ın kendi üretimi olan Calcium CH-80’den edildi. Saatin 32 mm çapında titanyum ve karbondan yapılmış uçan bir Tourbillon mekanizması bulunuyordu. Tek bir çark ve COSC sertifikalı olan mekanizma yaklaşık 65 saatlik bir güç rezervine sahip. TAG Heuer ana mekanizma bileşenlerini kendisi yaparak ve mekanizmayı Chevenez’deki fabrikasında birleştiriyordu. Tasarımı ile ilgi çeken bu saatin en büyük özelliği piyasada bulunan en uygun fiyatlı Tourbillon Kronograf olmasıydı.